Üst düzey moda dünyasındaki büyük markaların, daha erişilebilir fiyatlı, daha genç kesime hitap eden ikinci markalar sunması oldukça yaygın bir stratejidir. Üst markanın çekiciliğini bozmadan, tasarımlarını kitlelere pazarlamanın bir yoludur. Giorgio Armani’nin Emporio Armani‘si ve Ralph Lauren’in Polo Ralph Lauren’i bu stratejiye örnektir.
Maalesef bu yaklaşım lüks saat dünyasında çok yaygın bir uygulama değildir (açıkçası olması gereken de budur). Ancak, kayda değer çok önemli bir örnek var: Rolex‘in Tudor‘u.
Rolex’in kurucusu Hans Wilsdorf, Tudor saat’in amacını “Rolex saatlerinden daha mütevazi bir fiyata satılabilecek ve yine de güvenilirlik standardını yakalayabilecek bir saat üretmek” olarak açıklamıştır.
Eğer lüks saat piyasasını takip ediyorsanız, Tudor saatlerin özellikle ABD pazarının en popüler markalarından biri olduğunu fark etmişsinizdir. Ancak her zaman böyle değildi. Kökenlerini, evrimini ve bugünkü konumunu anlamak için Tudor saatlerinin geçmişine bakmak lazım.
Tudor Saatlerinin İlk Yılları
1926 yılında Hans Wilsdorf “The Tudor” isim hakkı için İsviçreli saatçi Philippe Hüther ile bir anlaşma yaptı.
Tudor saatleri ilk kez 1932 yılında piyasaya çıktı ve Avusturalya pazarına gönderildi. İlk çıkan Tudor saatler, eğimli kenara sahiptiler ve dikdörtgen şeklindeydiler. Bazı modeller de Rolex ile olan ilişikisine atıfta bulunmak için Tudor ile beraber Rolex ismi de kullanılıyordu. Hatta nadir olarak bazı partilerde, Avusturalya’nın en eski mücevhercilerinden biri olan ve o dönem Tudor saatlerinin bir perakendecisi olan ”Catanach’s” adını da içeriyordu.
Markanın potansiyeli ile cesaretlenen Hans Wilsdorf, 1936 yılında ”The Tudor” ismini komple satın aldı. Bir pazarlamacı olarak ilk işi markanın logosunu değiştirmek oldu.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ise Hans Wilsdorf, 1946 yılında Rolex’in şirketin üretim ve dağıtımında ana marka olacağını anlamasıyla ”Montres Tudor S.A.“ şirketini kurdu. İki marka resmi olarak birbirinden ayrılmış olasa da, Rolex ve Tudor’un farklı tarihlerde piyasaya sürdüğü saatler arasındaki paralellikler çok belirgindir.
20.Yüzyılın Ortalarında Tudor Atağa Kalktı
Yeni kurulan Tudor şirketinin altında yenilenmiş afiş ve logosu ile şirket, 20.yüzyılın ortalarından itibaren bir kaç yeni saat modeli çıkardı. Su geçirmez ve otomatik Tudor Oyster Prince 1952 yılında piyasaya çıktı. 1955 yılında koleksiyona Tudor Oyster Prince Submariner dalış saati de katıldı. 1957 yılında ise koleksiyona Tudor Advisor alarm saati ve ultra-ince Todur Oysterthin katıldı.
60’lı ve 70’li yıllar, Tudor için aktif geçti, Bu yıllar, Tudor Oyster Prince Ranger (1967), Oyster Day-Date (1969), Manuel Oysterdate Chronograph (1970) ve kendi kendini sarmalayan Todur Oysterdate ”Automatic Chrono Time” modelinin çıktığı zamanlardı. Aynı zamanda 1969 yılında Oyster Prince Submariner dalış saatinin kadranı, büyük kare şeklindeki ışıklı saat indekslerini ve kare uçlu akrep ve yelkovanı eşleştirmek için yeniden tasarlanmıştı. Bu özel Tudor elleri, bugün ”Kar tanesi elleri” olarak saat dünyasında isim yapmıştır.
1996 yılında Tudor’un 50. yılı kutlanıldığı zaman şirket, Rolex imzalı tüm bileşenleri (kasalar, sarma kronları ve bilezikler gibi) Tudor markalı ürünler ile değiştirmeye karar verdi. Bu sayede marka tamamen bağımsız olacaktı. Buna istinaden, 1980’lerde, 90’larda ve 2000’li yıllarda Tudor’un daha önce piyasaya sürülmüş koleksiyonlarına bir çok yeni model eklendi. Bununla beraber, 1990’lar ve 2000’lerin sonunda, markanın önemli modellerinin satışı ve marka değerinin az olması nedeniyle, Tudor saatlerinin Amerikan ve diğer pazarlarda satışı durduruldu.
Tudor Saatlerinin Yeniden Doğuşu
Yenilenmiş, marka olarak konumlandırılarak yeniden yapılandırılan Tudor, 2013 yılında Amerika pazarına yeniden geri döndüğünü müjdeledi. Markanın, “zaman her zaman önemlidir” mottosu, değer odaklı pazarlama anlayışı ile beraber bugünün saat kültürüne mükemmel şekide uyum sağlamıştır.
Modern Tudor saat modellerinin çoğu, şirketin devasa arşivinden tasarım ipuçları alıyor ancak, daha büyük kasalar, şirket içinde üretilen hareketler ve çağdaş materyaller ile yenilenmiş bir şekilde. Tudor’un tarihinin en iyi modellerini alıyorlar ve modern saat tutkunları için yüksek kaliteli, ancak ulaşılabilir fiyatlarla yeniden pazara sunuyorlar.
Mevcut Tudor koleksiyonlarının en popüler saat modelleri, Black Bay, Pelagos, North Flag ve Heritage serileridir. Tudor Black Bay, vintage dalış saatinden esinlenilmiş, Pelagos ise modern dalış saati tasarımlarından esinlenmiştir. Modern Tudor North Flag ise ismini 1925 İngiliz Kuzey Grönland Seferi’nden alırken model olarak eski Tudor Ranger II serisinden etkilenmiştir. Adından da anlaşılabileceği gibi Tudor Heritage (Miras) koleksiyonu ise Heritage Chrono, Heritage Ranger ve Heritage Advisor gibi eski Tudor saat modellerine sadık bir şekilde üretiliyor.
Tudor gibi özel saat markalarının tarihleri, inişli çıkışlı hikayeler ile doludur. Bazen acıklı, bazen sevinç getiren bu hikayeler, saatlerin sadece zamanı gösteren bir alet değil, yaşayan, hayata tanık olan bir kültür mirası olmalarını sağlıyor. Saat markalarının arkasında yatan hikayeleri seviyorsanız, Tudor saat markasının hikayesi de diğer tarihi saat markaları kadar etkileyicidir.
